UMUT, GELECEK ve GENÇLİK ÜZERİNE…

Bilinen bir hikayedir. Zamanın birinde bir kasabada yaşayan ve çok akıllı iki kız kardeş varmış. Bilgiye açlıkları o kadar çokmuş ki her gün yeni şeyler öğrenmek isterler ancak öğrendiklerinden asla tatmin olmazlarmış. Zamanla okullarından ve etraflarından aldıkları bilgi çok yetersiz gelmeye başlamış onlar için o kasabada onların sorularına cevaplayacak, onların istedikleri bilgileri verebilecek kimse kalmamış. İki kardeş kendileri için tükenmiş bu kasabadan ayrılarak büyük kente gitmeye karar vermişler. Kentte yaşamaya başlayan kızların sorularının yanıtları bir süre sonra onları tatmin etmemeye başlamış. Bir gün ülkenin en ünlü bilgesine gitmeye karar vermişler. Bilge kız kardeşlerin sorduğu her soruya cevap verirmiş ancak bir süre sonra bundan da sıkılan kız kardeşler onun bile bilemeyeceği bir soru sormaya karar vererek düşünmeye başlamışlar. Bir süre sonra kardeşlerden birisi bilgenin bile bilemeyeceği bir soru buldum diye sevinmiş. Ne soracaksın diye soran kardeşine anlatmaya başlamış; “Avucumun içine bir kelebek alacağım. Avucumun içinde bir kelebek var. Canlı mı? Ölü mü? diye bilgeye soracağım, ölü derse kelebeği serbest bırakacağım. Canlı derse, avucumu hafifçe bastıracağım.” Koşarak bilgenin yanına gitmişler. Avucunda kelebeği sıkı sıkı tutan kız, kolunu bilgeye doğru uzatarak sormuş;

– Avucumun içinde bir kelebek var; bilin bakalım canlı mı, ölü mü?

Bilge, kızın gözlerine uzun uzun bakmış ve cevap vermiş:

– Senin elinde kızım senin elinde…

Bu toprakların üzerinde yetişmiş bir genç işadamı olarak üzerimde sorumluluk hissettiğim bu cennet ülkenin gençlerine son birkaç yıldır bir şeyler katmak arzusu ile onlarca üniversitenin davetlisi olarak katıldığım “Kariyer Sohbetleri” ile hem onların gözlerinden bakma fırsatı buluyor hem de iş ve medya alanındaki tecrübelerimi aktarıyorum. Her şeyden önce onlara hayatı değiştiren insanlarında günlerinin tıpkı onlar gibi 24 saat olduğunu söylüyorum.

Konuk olduğum her üniversitede büyük ilgiyle karşılanıyorum biliyorum ki içtenlik karşınızdakinin en kolay anladığı sözsüz iletişim şekli gençlerimiz her şeyi yapabilecek enerji ve donanımdalar tek eksikleri özgüven ve onlara yol gösterecek bir örnek işte yapmak istediğim tam da bu tek kaygıları gelecek olan bu çocuklarımız için bir örnek ve belki de inançlarına katkı olabilmeyi arzuluyorum. Biliyorum ki başarıya giden yolun ilk ve en önemli koşulunun kendine inanmak. Hikayeden alınacak ders tam bu aslında. Hayatlarınız boyunca hiçbiriniz geçmişlerinizi değiştiremezsiniz ama gelecek henüz avucunuzun içindedir. O yüzden her ne yapmak istiyorsanız, inanın ve önünüze bakın diyorum.

Ümitsiz ve hedefsiz bir gençlik kötü bir gelecektir. Ben bu pırıl pırıl genç arkadaşların her konferansım sonunda gözlerindeki parıltıyı görüyorum. Sürekli tekrarlıyorum gideceği yönü olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez derler. Biz gençlerimize rüzgar olmak değil, onların yelkenlerini hangi yöne çevirmeleri gerektiğini anlatıyorum.

Bizler bugün nerede, hangi konumda ya da kim olarak yaşamımızı sürdürüyorsak, o geçmişteki tercihlerimizin ürünüdür. Tıpkı bugün olduğu gibi gelecekte nerede olacağımız, nasıl bir hayat süreceğimizin adımları ise bugün attıklarımız olacaktır. Eğer hayatın adil olmadığını düşünenlerdenseniz bu adımları kendiniz atmak ve adaleti siz sağlamak zorundasınız. Unutmayın Henry Ford’un dediği gibi; “ Engeller, yolunuzu hedeften ayırdığınız zaman gözünüze çarpan korkunç şeylerdir…”

Başarıya giden ilk ve tek yol vardır. Kendinize İnanın…