SağlıkYaşam

PSİKOLOJİK DESTEK TEDAVİYE OLUMLU ETKİ EDİYOR

 

Kanser tedavisi hastayı fizyolojik olduğu kadar psikolojik olarak da etkilediği için yaşam kalitesini etkileyen bir süreç. Verilen tepkiler kişiden kişiye değişse de, hastanın hem hastalığı kabullenme, hem de tedavi sürecinde güçlü bir duygu durumuna sahip olması çok büyük önem taşıyor. Acıbadem Bodrum Hastanesi Uzmanlarından Klinik Psikolog Seren Öztoprak, kanserle yüz yüze gelen kişiler ve ailelere yönelik psikososyal müdahalelerin tedaviye olumlu etkisinin kanıtlandığına işaret ediyor.

Tedavide adeta çığır açan gelişmelerle birlikte kanser artık kronik bir hastalık olma yolunda ilerliyor. Ancak hala dünya genelinde en çok ölüme neden olan ikinci hastalık olması tanı konulan hasta ve yakınlarını ister istemez olumsuz duygulara itebiliyor. Bununla birlikte güçlü bir bağışıklık sistemi ve mental olarak da sağlam durabilmek tedavinin etkinliğine çok büyük katkı sağlıyor. Bu doğrulta son yıllarda tedavide psiko-onkoloji disiplinin öneminin arttığı görülüyor. Hastaların, kanseri önleme, erken teşhis, tedaviler, hayatta kalma, nüks, ölüm aşaması ve yas gibi hastalığın çeşitli safhalarında ortaya çıkan psikososyal ihtiyaçlarına yanıt verilebiliyor. Acıbadem Bodrum Hastanesi Uzmanlarından Klinik Psikolog Seren Öztoprak, psikososyal desteğin hastaların yanında, aileler, sosyal çevre, bakım verenler ya da sağlık personeline de sunulabildiğini söylüyor.

Tepkileri normal karşılanmalı

Kanser hastaları tanı ve tedavide, ruhsal ve davranışsal tepkiler gösterebiliyor. Bu tür tepkilerin aile ve tedavi ekibi tarafından anlayışla karşılanması, hatta destek görmesi ise son derece önem taşıyor. Ancak bu noktada ayrımın çok iyi yapılması gerekiyor. Çünkü, sazı tepkiler normal ve uyuma yönelik olmasına karşın, bozuk ve uyum bozan tepkiler, profesyonel müdahale gerektirebiliyor. Zira bu sorunlar kalıcı psikolojik rahatsızlıklara neden olabiliyor.

Ne yaşadığını bilmek en doğal hakkı

Kanser tanısı alan kişilerin, özellikle de yaşı ileri olanların yakınları, hastalığını söylememeyi tercih edebiliyor. Ancak hangi yaşta olursa olsun kendisi hakkındaki gerçeği öğrenmenin her insanın en temel ve doğal hakkı olduğunu söyleyen Klinik Psikolog Seren Öztoprak, “Temel sorun, nasıl söylenmesi gerektiğini bilmek. Bu doğrultuda, bilgilendirmeyi, hastanın umudunu kaybetmeyecek, tedavisini kabul edecek ve sürdürmesini sağlayacak şekilde yapılması önem taşıyor” diyor.

Kabullenme süreci zaman gerektirir

Kanser tanısı sonrası ortaya çıkan tepkilerin kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte kabullenme ve hastalığa uyum süreci birkaç aşamada devam ediyor. Klinik Psikolog Seren Öztoprak, şu bilgileri veriyor: “Hastalarda özellikle tanı aşamasındaki en yaygın tepki şok olma ve inanmama oluyor. Gerçeği reddetme, gerçeğin yarattığı kaygı, panik ve çaresizlik duygularına karşı savunma mekanizması gelişiyor. Sonrasında ise yok olma, kayıp algısı, ayrılık ve ölüm düşüncelerine bağlı kızgınlık ve isyan duygusu geliyor. En son aşama ise hastanın gerçeği kabullenip enerjisini ve ruhsal gücünü yeni yaşamına yönelttiği uyum dönemi oluyor. Hastalığı ile birlikte yaşamaya çalışır, güven ve denge arayışı içine giriyor. Kabullenme, çoğunlukla öfke ve depresyon duygularının açığa vurulabilmesi ve çözümlenmesi sonucunda gerçekleşiyor. Kabullenmek kesinlikle umut etmekten vazgeçmek anlamına gelmemelidir. Ne olursa olsun gerçekçi bir şekilde umut korunabilir. Kişi tedaviye daha etkin bir şekilde kendini verebilir. Tedavi aşamaları daha rahat kabullenebilir.”

Yakınlarından aldığı destek önemli

Kanser yalnızca hastanın problemi değil, tüm aileyi ilgilendiren bir sorun. Bu nedenle özellikle psikososyal kaynakları kısıtlı olan hastalarda, tek destek yakın akrabalarından gelenle sınırlı kalabiliyor. Dolayısıyla hastanın ayakta durabilmesinde yakınlarının etkisi çok büyük olabiliyor. Aynı zamanda kanser tedavisinde hasta ve sağlık personeli arasındaki ilişki ve iletişimin niteliği de önem taşıyor. Sağlık çalışanlarının gerekli bilgi, beceri ve anlayışa sahip olması, hasta ve ailesine etkili psikososyal destek sağlayabilmek için onların duygularını anlamasında ve kabul etme sürecinde yardımcı olabiliyor.

Psikososyal müdahale çok etkili

Kanserle yüz yüze gelen bireyler ve ailelere yönelik psikososyal müdahalelerin, etkili olduğu kanıtlanmış durumda. Ancak kültürel farklılıklar, bireylerin ihtiyaçları ve içinde bulundukları durumların özgünlüğü farklı profesyonel müdahaleleri gerekli kılabiliyor. Hastalığın seyri boyunca doğru zamanlarda yapılan psikososyal değerlendirmelerin, hastalıkla mücadeleyi kolaylaştırdığını belirten Klinik Psikolog Seren Öztoprak, “Kriz odaklı eğitim danışmanlığı, psikodinamik, bilişsel yaklaşımlar,  relaksasyon (gevşeme), hipnoterapi, meditasyon teknikleri, grup terapileri, çiftler veya ailelere yönelik müdahaleler ve ilaçlar tedavinin içeriğini oluşturuyor. Bunlar genellikle hastalık sürecinin belirli dönemlerinde;  teşhis / tedavi öncesi, tedavinin hemen sonrasında veya uzun süreli tedavi sırasında, hastalığın ilerleyen dönemlerinde, ailelerin yas dönemlerinde uygulanıyor” diyor.

Hastalığı yaşamın odağı haline getirmemeye çalışın

Hastanın tedavi sürecini daha rahat geçirebilmesi için bazı stratejiler geliştirmek gerekiyor. Kişinin kendisini oyalayabilmesi, fiziksel olarak mümkün olmasa bile zihnen meşgul etmesi, sürekli hastalığa odaklanmama adına olumlu bir strateji olarak gösteriliyor. Bunun yanısıra hastalığı yaşamın odağı haline getirmemenin önemine işaret eden Psikolog Seren Öztoprak, “Dışarı çıkmak, aktif olmaya devam etmek, hatta ertelenen ya da daha önce denenmeyen şeyleri denemek, yaşam tarzında değişiklikler yapıp hayatın daha fazla kontrol altında olduğunu hissetmek, hoşgörülü olmak, gülmeyi bilmek ve hayal kurmak gibi yöntemler tedavi sürecine olumlu katkıda bulunur” diye konuşuyor.